AHİR ZAMANDA ÖMÜRLER UZAYACAK

Hadislerde de haber verildiği gibi, ahir zamanın ve Hz. Mehdi’nin zuhurunun alametlerinden biri de bu kutlu dönemde “ömürlerin uzayacak olması”dır. Konuyla ilgili hadis ve rivayetlerden bazıları şöyledir:

Onun (Hz. Mehdi’nin) zamanında ömürler uzayacak. Ömürlerin uzaması onun (Hz. Mehdi’nin) da uzun ömürlü olmasını gerektirir. ( Kıyamet Alametleri, s. 184)

Onun (Hz. Mehdi’nin) zamanında… ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır…
(El-Kavlu�l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)

Ömürler uzayacak, emanetler yerine teslim edilecek.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, sf. 1699, Sf. 179)

Geçtiğimiz dönemlerde de insan ömründe nisbi olarak bir artış yaşanmış, ancak hiçbir dönemde 21. yüzyılda olduğu gibi gözle görülür bir artış olmamıştır. Yapılan araştırmalar insan ömrünün bu yüzyılda %50 oranında arttığını, 100 yaşını geçen insanların sayısının önümüzdeki yıllarda çok daha fazla olacağını ortaya koymuştur.

Yüzyıllara göre insan ömründe artış

1800’lerde ortalama yaşam süresi 24 yıl
1900’lerde ortalama yaşam süresi 48 yıl
2000’lerde ortalama yaşam süresi 63 yıl

20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başında gen teknolojisinde yaşanan gelişme ve genetikte yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, “ömürlerin daha da uzayacağını” göstermektedir. Örneğin, National Geographic dergisinde yer alan bir haberde, “Daha uzun ve sağlıklı bir ömür sunmak için gerekli olan formülün çok yakında eczanalerde bulunabileceği” yazmaktadır. İnsanın uzun ömürlü olmasını sağlayan geni tespit ettiklerini söyleyen bilim adamları, yakın bir gelecekte insan ömrünün 100 yılı aşkın olabileceğini ifade etmektedirler. Yapılan bir başka araştırma ise bu yıllarda doğan çocukların, 125-150 yaşına kadar yaşayacağını söylemektedir. Pek çok araştırmacı da, 21. yüzyılın ikinci yarısında “150 yaşındaki insanların garip karşılanmayacağını” dile getirmekte ve insan ömrünün 21. yüzyılda, geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde uzayacağına dikkat çekmektedirler.

Peygamberimiz (sav)’in bundan 1400 yılı aşkın bir süre önce haber vermiş olduğu bir bilginin, böylesine açık ve net olarak gerçekleşmesi, şüphesiz müminler için çok kıymetli bir müjdedir. Tıpkı bu haber gibi, Peygamber Efendimiz (sav)’in diğer haberler de birbir gerçekleşek, 21. Yüzyılda insanlık çok kutlu olaylara şahit olacaktır. Allah’ın izniyle Hz. İsa yeniden dünyaya gelecek, Hz. Mehdi zuhur edecek, bu mübarek zatların vesilesiyle İslam ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır. İslam ahlakının yeryüzüne hakim olması, Kuran’da da vaad edilmiş olan bir müjdedir. Nur Suresi’nin 55. ayetinde, Rabbimiz şu şekilde buyurmuştur:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir… (Nur Suresi, 55)

DAHA UZUN YAŞAMAK MÜMKÜN

Radikal Gazetesi, 21 Nisan 2002
� 19. yüzyılın sonlarında ‘Sanayi Devrimi’ ve bilimdeki ilerlemeler, geçen yüzyılda tıpta olağanüstü gelişmelere yol açtı. Bu durum, insan ömrünü %50 oranında uzattı… Orta yaş sınırı 40-50’lerden 60-70’lere geldi. Yeni binyıla girerken de insan yaşamının sırrı olan genlerdeki bozuklukların bazı hastalıklara neden olduğu ortaya çıktı. Biyoteknolojik gelişmeler artık genlerdeki bozuklukların giderilmesi noktasına geldi.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=35461
İNSAN ÖMRÜNÜN ÜST SINIRI VAR MI?
Hürriyet Gazetesi, 18 Mart 2004

Bazı bilim adamlarına göre bugün doğan çocuklar 150 yaşına kadar yaşayabilir, bazıları ise uzun yaşamın üst sınırının olmadığı kanısında. Yaşam süresi, her 10 yılda çok düzenli olarak 2 yıl uzuyor. Buna göre 2150 yılında ortalama yaşam süresi 122.5 olacak ve 150 yaşına ulaşmış insanlar normal karşılanacak. ABD’de bugün 100 yaşının üzerinde 40.000 insan var. Oysa bu sayı 1950’lerde 2.300 civarındaydı. Almanya, Rostock’taki Max Planck Demografik Araştırma Enstitüsü’nden James Vaupel, yüz yaşındaki insan sayısının sanayileşmiş ülkelerde her 10 yılda bir ikiye katlanacağını ileri sürüyor.
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/03/18/429832.asp

Tempo Dergisi, 25 Haziran 2004
9. yüzyılın sonundan bu yana insan ömrü neredeyse iki katı uzadı. Genetik tıptaki gelişmeler sayesinde, insan ömrünün daha da uzayacağı tahmin ediliyor. Anti-Aging tıp dergisinin yaptığı araştırmada, 60 yaşlılık uzmanından, 2100 yılında dünyaya gelecek bir bebeğin ne kadar yaşacağını tahmin etmeleri istendi. Uzmanların çoğu, soruya “en az 100 yıl” diye cevap verirken, bazıları yaşam süresinin 150, hatta 200 yıl olabileceğini söylediler.

Yorum Yapın

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN MÜBAREK ŞEMALİYLE, HZ. MEHDİ’NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER

Hz. Mehdi, Peygamberimiz (sav)’in Soyundandı.
Bütün peygamberler birbirinin soyundandır. Hz. Mehdi de, hadislerin belirttiğine göre bu soydan gelmektedir:

Hz. Ali’nin rivayetine göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (cc) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Hz. Mehdi’yi) gönderecek.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
“Benim Ehl-i Beyt’imden bir şahıs (Hz. Mehdi) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez.” (En-Necmu’s Sakıb, Ukayli)
Said b. el Müseyyeb’den, Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: “Mehdi, kızım Fatıma’nın neslindendir.” (Sünen-i İbn Mace, 10/348)
“Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş’ten ve Ehl-i Beyt’imden bir kişidir.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)

Allah, Kuran’da peygamberlerin ve elçilerin birbirlerinin soyundan geldiklerini haber vermektedir. Bu ayetler Hz. Mehdi’nin de aynı soydan geleceğine işaret etmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)
Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (Ali İmran Suresi, 33-34)
“Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin.” (Bakara Suresi, 128)
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 87)

Peygamber Efendimiz (sav)’in hadis-i şeriflerinde ve sahabelerin rivayetlerinde Hz. Mehdi’nin görünümü ve fiziksel özellikleri detaylı olarak tarif edilmiştir. Peygamberimiz (sav)’in şemail-i şerifi (görünümü ve alemlere örnek tavır ve davranışları) hakkında da İslami kaynaklarda pek çok bilgi bulunmaktadır.

RESULULLAH (SAV)’İN NURU VE GÜZELLİĞİ

Sahabe-i Kiram, mübarek Peygamberimiz (sav)’in güzelliğini şu sözlerle anlatmaktadır:
“Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı ve alımlı idi. Mübarek yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
“Mübarek yüzlerinin rengi ise nurani beyazdı.” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 2. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 7-8)

HZ. MEHDİ GÜZEL VE NURLUDUR

“O (Hz. Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir.”
(Mehdilik ve İmamiye, s. 153; İkdüd Dürer’den)

“Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur.”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22)

Allah, Kuran’da Hz. Yusuf’un güzelliğini şu şekilde haber vermektedir:
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün)” dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler. (Yusuf Suresi, 31)

RESULULLAH (SAV)’İN TENİNİN RENGİ ESMERE BAKAN BEYAZDIR

Enes b. Malik (ra) Peygamberin (sav) rengi hakkında şöyle dedi:
“Beyaz (renkli) idi. Fakat, beyazı esmere çalıyordu.”

“Esmerden (siyahtan) maksat, bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretleri’nin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretleri’nin mübarek rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi.” (İbn-i Kesir, Şemail-ür-Resul, 28)

Hz. Ali’nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) rivayet ediyor:
“Mübarek yüzlerinin rengi kırmızıya çalar şekilde beyaz…” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-19)
HZ. MEHDİ’NİN TENİ ARABİ, YANİ ESMERLE KARIŞIK BEYAZDIR

Arap ırkının ten rengi, Peygamber Efendimiz (sav)’in olduğu gibi kırmızıyla (esmerle) karışık beyazdır. Rivayetlerde, Hz. Mehdi’nin ten renginin de bu şekilde olduğu bildirilmektedir.

” (Hz. Mehdi’nin) rengi Arap rengidir.”
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 24)

“Hz. Mehdi ‘nin rengi Arabidir.”
(Kıyamet Alametleri, 163)

RESULLAH (SAV)’İN NÜBÜVVET MÜHRÜ
Cabir b. Semüre (ra) anlatıyor:
“Ben Resulullah Efendimizin kürek kemikleri arasında bulunan nübüvvet mührünü gördüm.” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 36)

Ebu Saib b. Yezid’den rivayet edilmiştir: “Gözüm Peygamberimiz’in iki omuzu arasındaki mühüre ilişti.”
(Sünen-i Tirmizi, 6/126)

Hz. Ali’nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) naklediyor:
“Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimizin vasıflarını anlatırken, Resulullah’ın Hilyesi (güzel sıfatlar, süs, zinet, cevher, güzel yüz, suret, görünüş) hakkındaki hadisi bütün uzunluğu ile zikreder ve:
“Kürek kemikleri arasında nübüvvet mührü vardı. Ve O, peygamberlerin sonuncusudur” derdi. (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 38)
HZ. MEHDİ’NİN OMUZUNDA NÜBÜVVET MÜHRÜ VARDIR

Hadis-i şeriflerden anlaşılacağı üzere Hz. Mehdi’nin iki omuzu arasında Hz. Muhammed (sav)’de olduğu gibi açık bir alamet olan “nübüvvet mührü” olacaktır.

“Hz. Mehdi’nin omuzunda Peygamber Efendimiz (sav)’deki nübüvvet mührü bulunacaktır.” (El-Kavlu’l Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy- il Muntazar, s. 41)

“Omuzunda Peygamber (sav)’in alameti vardır.” (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)

“Omuzunda Peygamber (sav)’in nişanı vardır.” (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)

PEYGAMBERİMİZ (SAV) ORTA BOYLUDUR
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
“Resulullah Efendimizin boyu; ne çok uzun, ne de fazla kısa idi…” (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, 4. cilt, s. 201)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir görünüşü vardı…” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 2. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 7-8)

HZ. MEHDİ ORTA BOYLU OLACAKTIR

“Mehdi, orta boylu olacaktır.”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad’ın, Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali El-Bakır’dan rivayetine göre, Hz. Ali’ye Hz. Mehdi’nin vasıflarından soruldu, o da şu cevabı verdi:
“O (Hz. Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir…”

RESULULLAH (SAV)’İN HEYBETİ

“O’nun (Hz. Muhammed) heybeti karşısında çok şiddetli heyecanlanırlar…” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 38)

Hz. Hasan (ra) naklediyor:
“Resulullah Efendimiz (sav), yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi…” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-22-23)
HZ. MEHDİ HEYBETLİ BİR ŞAHIS OLACAKTIR

“O (Hz. Mehdi)… heybetli bir şahıstır. ” (İkdüd dürer)

“Hz. Mehdi sanki Beni İsrail’den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve acar.)”
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23-30)

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN MÜBAREK SAKALI GÜRDÜ

Sahabeleri Peygamberimiz (sav)’in güzelliğini şöyle anlatıyorlardı:
“Gür sakallı…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
“Sakalı gürdü…” (Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820)
HZ. MEHDİ’NİN SAKALI BOL VE SIK OLACAKTIR

“Sakalı bol ve sık olacaktır.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)

“Sakalı sıktır.”
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN BURNU ÇOK GÜZELDİ

“Burnu gayet güzel idi…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)
HZ. MEHDİ’NİN BURNU GÜZELDİR

“Onun (Hz. Mehdi’nin) alnı geniş, burnu ise ince olacaktır.”
(Tırmizi; Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, Sayfa 365)

“…Küçük burunlu…”
(Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, “Kıyamet Alametleri” Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, sf. 163)

“…İnce burunludur.”
(Ahmed, b. Hanbel II-291, III-17) (Süneni Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şail yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 404)

PEYGAMBERİMİZ (SAV) İRİ GÖZLÜ İDİ

“Gür sakallı, iri gözlü…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

HZ. MEHDİ İRİ GÖZLÜDÜR

“O (Hz. Mehdi) … iri gözlü…” (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

RESULULLAH (SAV) AÇIK VE GENİŞ ALINLIYDI

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
“Allah Resulünün alnı geniş olup…”
(Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820)

Hz. Hasan (ra) naklediyor:
“Peygamber Efendimizin… alnı açıktı.” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-22-23)
HZ. MEHDİ AÇIK ALINLI OLACAKTIR

“O (Hz. Mehdi), açık alınlı…” (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

“Hz. Mehdi, alnı açıktır.” (Bu hadisi Ebu Davud Sünen’inde, Hakim de Müstedrek kitabında rivayet etmiştir.)

Hz. Ali (ra)’dan nakledilen başka bir rivayete göre, yine şöyle demiştir:
“Hz. Mehdi… açık alınlıdır.”

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN DİŞLERİ DÜZGÜN, İNCİ GİBİ PARLAKTI

“Dişleri inci gibi parlaktı…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

“Dişleri, inci gibi abdar (parlak, sağlam vücutlu) olup, söylerken ön dişlerinden nur saçılır…” (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cüz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s. 364-365)
HZ. MEHDİ’NİN DİŞLERİ GÜZEL VE
PARLAK OLACAKTIR

Hz. Ali (ra)’dan nakledilmiştir:
“Hz. Mehdi… ön dişleri parlak…”

“O (Hz. Mehdi), dişleri parlak…” (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN MUBAREK DİŞLERİ SEYREKTİ

“(ön dişlerle azı dişi arasındaki) dişini kırdı…” (http://www.hz-muhammed.net/site/data
/01_kuran_ve_hadislerde
_efendimiz/
02/01.asp)
“… Mübarek ön dişleri seyrek idi…” (http://www.forumturka.net/
forum/archive/index.php/t-75414.html)

HZ. MEHDİ’NİN DİŞLERİ DE SEYREK OLACAKTIR

“O, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir… ” (İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN MÜBAREK BEDENİ GENİŞTİ

“İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi…” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid min Cami’il-usul ve Mecma’iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
“İki omuz arası genişçe idi. Boyu ise ne kısa idi, ne de uzundu.” (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, IV.cilt, s. 210)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
“Göğsü genişti… Kol ve pazuları irice idi.” (Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820)

“Alnı ve göğsü ve iki omuzlarının arası geniş…” (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cüz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s. 364-365)

HZ. MEHDİ GENİŞ VÜCUDLUDUR

“İri gövdeli…”
(Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)

“Karnı büyük, iki uyluk arası açık…”
(Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar, sf. 13)

“İki uyluk arası açık…”
(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

“Alnı geniştir.” (Hadis, Hz. Mehdi’nin başının da büyük olacağına işaret etmektedir.)
(Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, sf. 22)

KARNININ GENİŞ OLMASI

“…Karnı büyük, iki uyruk arası açık…”
(Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar, s. 13)

UYLUKLARI UZUNDUR

“Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir.”
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 162-163)

PEYGAMBERİMİZ (SAV) HİLAL KAŞLIYDI

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
“Allah Resulünün alnı geniş olup hilal kaşlıydı…” (Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820)

HZ. MEHDİ’NİN KAŞLARI KAVİSLİ OLACAKTIR

“Kaşı kavislidir.” (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, “Kıyamet Alametleri” Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, sf. 163)

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN MÜBAREK SAÇLARI

“Mübarek saçları, omuzlarına değecek kadar sarkmıştı.” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 94)

“Saçları kıvırcık ile düz arası idi… Uzattıkları takdirde saçları kulak yumuşaklarını geçerdi.” (Et-Tirmizi İmam Ebu İ’sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-22-23)
HZ. MEHDİ’NİN SAÇLARI

Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad’ın, Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali El-Bakır’dan rivayetine göre, Hz. Ali’ye Hz. Mehdi’nin vasıflarından soruldu, o da şu cevabı verdi:
“… Saçları, omuzlarının üzerine sarkar. Yüzünün nuru, saçının, sakalının ve başının siyahlığı üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik verir.”

ALLAH, PEYGAMBERİMİZ (SAV)’ 40 YAŞINDA PEYGAMBERLİK VERMİŞTİR

“40 yaşına geldiğinde, Allah Teala O’nu peygamber olarak gönderdi.” (Hz. Ebu Tufeyl (ra),G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/1)

HZ. MEHDİ’NİN VAZİFEYE BAŞLAMA YAŞI 40 OLACAKTIR

Hadislerde belirtilen Hz. Mehdi’nin gönderildiği yaşlardan kasıt, onun vazifeye başlayacağı, insanların kendisini tanıyacakları ve faaliyetini görüp izleyecekleri yaşlardır.

“Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

“Mehdi benim neslimdendir. O 40 yaşındadır. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır…” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi “Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

Yorum Yapın

İSLAM AHLAKI NASIL HAKİM OLACAK?

HZ. MEHDİ İSLAM AHLAKINI DÜNYAYA NASIL HAKİM KILACAKTIR?

Hz. Mehdi İslam ahlakını ilmi çalışmalarıyla hakim edecektir

Hadislerde bildirildiği gibi Hz. Mehdi döneminde hiç kimsenin burnu kanamayacak, hiç kimse zarar görmeyecek, hatta uyuyan kişi dahi uyandırılmayacaktır. Bu da Hz. Mehdi’nin fikri bir mücadele yürüteceğini göstermektedir. Hz. Mehdi, fikren din ahlakına uygun olmayan akım ve sistemleri susturacak, ilmi çalışmayla İslam ahlakını hakim edecektir.

Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)

Mehdi, Peygamberin (sav) yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)

Mehdi… gayet sükünet içinde yürüyecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 173)

Yorum Yapın

HZ. MEHDİ NE ZAMAN GELECEK?

HZ. MEHDİ’NİN ÇIKIŞ ZAMANI BELLİ MİDİR? HADİSLERDE VE İSLAM ALİMLERİNİN AÇIKLAMALARINDA HZ. MEHDİ’NİN HANGİ DÖNEMDE ÇIKACAĞI HABER VERİLMİŞTİR?

Hadislerde Hz. Mehdi’nin İslam ahlakını hakim etmek için, kıyamet kopmadan önce yeryüzüne mutlaka geleceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra yine hadislerde verilen bilgilere göre, Hicri 1400’lü yıllar, Allah’ın izniyle Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne dönüşü, Hz. Mehdi’nin gelişi, Deccal’in çıkması ve Hz. İsa’ya yenilmesi, tüm dünyada insanların kitleler halinde İslam’a yönelmesi gibi büyük olayların gerçekleşeceği olağanüstü bir dönemdir. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde, hadis ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi’nin gelişiyle ilgili çeşitli tarih ve dönemler vardır.

1. Her Yüz Senede Bir Müceddid Gönderilmesi

Öncelikle Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere bir “müceddid” yani “dini canlandıran, yenileyen” şahıs gönderileceğinden söz edilmiştir:

Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

Büyük İslam alimi İmam Rabbani’nin bu konudaki açıklaması ise şöyledir:

HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır). (Mektubat-ı Rabbani, 1/520)

Bediüzzaman Said Nursi de bu konu hakkında şunları söyler:

Ashab-ı Kütüb-i Sitte’den İmam-ı Hâkim’in Müstedrek’inde ve Ebu Dâvud’un Kitab-ı Sünen’inde, Beyhaki “Şuab-ı İman”da tahric buyurdular (meydana koydular): “HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR…” (Barla Lahikası, s. 119)

Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası’nda Hicri 1200’lü yılların “müceddidi”nin Hazreti Mevlana Halid, olduğunu söyler. Bu açıklamasının devamında, Risale-i Nurlar’ın da Hicri 1300’lü yıllar için bir “müceddid” hükmünde olduğunu şöyle ifade eder:

Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları (bölümleri) aynı vazifeyi görmüşKanaat verir ki –nass-ı hadis (hadisin açık ifadesi) ile- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda bir müceddid hükmündedir. (Barla Lahikası, s. 121)

Bediüzzaman Hicri 1400’lü yılların “müceddidi”nin ise Hz. Mehdi olacağını müjdelemiştir:

Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli “lamlar” ve “mimler” ikişer sayılsa BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ’NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR. (Şualar, s. 605)

Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden “bir asır sonra” ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400’lü yıllarda Hz. Mehdi’nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.

2. Hz. Mehdi “İkinci Bin”de Gelecektir

Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi’nin Peygamberimiz (sav)’in vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra Hicri ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. Bu konuyla ilgili İmam Rabbani’nin pek çok açıklaması mevcuttur:

Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa’nın (as) MEHDİ’NİN (ra) BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR. (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611)

Resulullah (sav)’in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (sav)’in irtihali (vefatı) üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, MEHDİ’NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem’ür-rüsül Resulullah (sav) müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir (inecektir). (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)

Hz. Muhammed (sav)’in vefatından bin sene geçtikten sonra, Hicri ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani’nin yukarıdaki açıklamalarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz. Mehdi gelecektir. İkinci binin başlangıcından içinde bulunduğumuz Hicri 14. yüzyıla kadar geçen üç yüz yılda Hz. İsa ve Hz. Mehdi gelmemişlerdir.

3. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi’nin, Hicri 1400’lü Yıllarda Geleceğini Haber Vermiştir

Peygamber Efendimiz (sav) bazı hadislerinde Hz. Mehdi’nin geliş tarihi olarak da açıkça 1400 yılını vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:

İnsanlar 1400 senesinde Mehdi’nin yanında toplanacaklardır. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)

Peygamberimiz (sav)’in, Hz. Mehdi’nin çıkış tarihi olarak hadislerinde açıkça Hicri 1400 tarihini vermesi, Hz. Mehdi’nin çıkışının çok yakın olduğunu bize bildirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)

4. Bediüzzaman’a Göre Hz. Mehdi Hicri 1400’lü Yıllarda Görev Yapacaktır

Bediüzzaman’ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi’nin geliş zamanı olarak Hicri 1400’lü yılların başlarına işaret edilmiştir. Bediüzzaman bir sözünde, Hz. Mehdi’nin Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:

İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, s. 318)

Bediüzzaman’ın ifadesinde belirttiği, “sahabe döneminden 1400 sene sonrası” Hicri 1400’lü yılların başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.

Bediüzzaman, Hicri 1327’de Şam’da Emevi Camii’nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371’den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi’nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:

Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam’ın mukadderatına (kaderine) nazar eden (göz atan) Hutbe-i Şamiye’deki hakikatler… Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet (müsbet ilimler ve sanat, ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (medeniyetin iyiliklerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (hakikati araştırma meyli) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, s. 25)

Bediüzzaman Şam’da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Hz. Mehdi’nin göreve başlamasının 1371 tarihinden 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.

Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.

Bediüzzaman’ın ahir zamanla ilgili bir diğer açıklaması da şöyledir:

YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK. (Hutbe-i Şamiye, s. 23)

Bediüzzaman’a göre fecr-i sadık’ın çıkacağı yıllar:

1371 + 30 = 1401 = 1981

1371 + 40 = 1411 = 1991

Bediüzzaman bu izahına göre Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Bediüzzaman Said Nursi’nin Hz. Mehdi’nin çıkışı hakkındaki bir diğer sözü ise şöyledir:

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse… (Kastamonu Lahikası, s. 57)

Bediüzzaman Said Nursi, “hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat” diyerek Hz. Mehdi’nin kendi döneminde henüz gelmediğini bildirmektedir. Ayrıca Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden bir asır sonra geleceğini de haber vermektedir. Bediüzzaman Hicri 1300’lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır olan Hicri 1400’lü yıllar Hz. Mehdi’nin çıkış zamanıdır.

Comments (1)